Karadeniz’in gözü pek delikanlısı Yarbay Topal Osman Ağa, 1883 yılında dünyaya gelmiştir. Mücadelelerle geçen bir ömür, Pontusçuların korkulu rüyası, Mondros Ateşkesinden sonra ilk başkaldırmayı gösteren, Atatürk’ün koruması aslan gibi bir Karadeniz delikanlısı!
Başarılarla, fedakârlıklarla, zorluklarla geçen bir ömrün sonunda büyük bir haksızlığa uğrayan şanssız bir cengâver.
Ali Şükrü Bey Cinayeti üzerine yıkılarak yaralı olarak ele geçirildiğinde kafasına tek kurşun sıkılarak öldürüldü ve kafası kesildi. Cesedi ele geçirildiğinde hemen gömüldü. Sonra mecliste hukuki gerekçesi olmayan bir şekilde “Meclisin önünde teşhir” cezası oylamaya sunuldu ve kabul edildi. Karadeniz’in bu büyük kahramanı haksız yere gördüğü öldürülme yetmediği gibi de ayaklarından ters bir şekilde meclis önünde sergilendi…
Bu rezilce iş aradan yıllar geçse de içimizi ürpertmektedir.
Ancak yiğitliği, fedakârlıkları ve yaptıkları Türk çocuğuna miras kalmıştır. Halis bir Türk olan Topal Osman, Kurtuluş Savaşında büyük yararlılıklar göstermiştir.
Mondros Ateşkesi imzalandığında, işgal kuvvetleri topraklarımıza tecavüz etmeden Topal Osman silahına sarılmış ve etrafındakileri de silahlanmaya davet etmiştir. Bununla da yetinmeyen Topal Osman kırk iki yere telgraf çekerek “Trabzon’da bir kongre yapalım, silaha sarılalım. Bizim imhamıza karar verilmiştir. Başka çare yoktur” diyerek yürekliliğini göstermiştir.
Hem büyük bir ileri görüş ve aynı zamanda büyük bir milli şuur ile bu kırk iki yere telgraf çekerek direniş yapmayı düşünmüştür. Anadolu’nun ilk milli mücadele izi Topal Osman’ın bu telgrafıdır.
Mondros’u imzalayan Hüseyin Rauf Orbay’ın Mondros imzaladıktan sonra söyledikleri dikkate alınırsa Topal Osman’ın ne kadar büyük bir öngörüye sahip olduğu anlaşılacaktır.
Gazetelere verdiği Tasvir-i Efkâr ve Yenigün gazetesinde yer alan demeci aynen aktarıyorum:
“Mütarekeyi imzalamak göreviyle, İstanbul’dan yola çıkarken bugünkü gibi övünç ve sevinçle döneceğimi hiç aklımdan geçirmiyordum. İmzaladığımız mütareke sonucunda devletimizin bağımsızlığı, saltanatın hakları tamamen kurtarılmıştır. Bu mütareke yenen ile yenilen arasında imzalanmış olan bir mütareke değil, belki savaş durumundan çıkmak isteyen iki denk kuvvet arasında imzalanabilecek, çatışmalara son veren bir belge niteliğindedir.
Sizi temin ederim ki, İstanbul’umuza tek bir düşman askeri çıkmayacaktır(…)Adana, eskiden olduğu gibi Osmanlı yönetiminde kalacaktır. Batum ve Kars da şimdilik boşaltılmayacaktır. Size tekrar ediyorum ki, İngilizler bize olağanüstü bir iyi niyet gösterdiler. O kadar ki, askerimizin ne kadarını terhis etmemiz gerektiğini saptamak hakkını bize bırakmışlardır. Evet, yaptığımız mütareke umudumuzun üzerindedir. Devletin bağımsızlığı, saltanatın hakları ve milletin onuru tamamen kurtarılmıştır…”
Daha sonra kurtuluş mücadelesinde görülecek olan Rauf Orbay, Mondros imza edildikten sonra bu açıklamayı yapıyordu. Oysa tarih Topal Osman’ı haklı çıkarmıştı!
Zaten Topal Osman tecrübesiz biri değildi. Düşmanla savaşmasını bilen, aktif savaşın olduğu cephede görev yapmış birisiydi. Balkan Savaşında bizzat bulunmuş, bu savaşta gazi olmuştur. Topallık şerefi de ona bu savaştan nasip olmuştur.
Yaralanması, yürümesinin aksaması Topal Osman’ı yıldırmadı. Pontus Rumlarının şımarıklıklarını gördü ve kendisi çete şeklinde örgütlendi. Masum halka zarar veren Rumlarla kıyasıya mücadele etti. Onların en büyük korkulu rüyası oldu.
Herkesin bildiği bir gerçek vardır ki Atatürk Samsun’a buradaki karışıklıkları denetlemek üzere gönderilmiş bir müfettişti. O dönemde herkes kontrol altında tutuluyordu, özellikle askerler. Ancak Atatürk, dehası ile İngilizleri şüphelendirmeden kendisini Anadolu’ya görev için göndermeyi başarmıştı.
Topal Osman Atatürk’ün Anadolu’ya geçmesi bakımından da önemlidir!
Atatürk Havza’ya geldiğinde ilk defa Topal Osman ile görüşmüştür. O zaman mücadeleye önderlik edecek biri çıktığına sevinen Topal Osman, bu saatten sonra Atatürk’ün her dediğini yapacak, hatta Atatürk’ten başka kimsenin sözünü dinlemeyecektir. Bu davranışı çoğu kişide rahatsızlık uyandırmıştı.
Topal Osman sadece paşasını dinler, onun dışında kimseye bakmaz ve onun dediği her şeyi harfi harfine yapardı.
Çerkez Ethem’in yanındaki az kişi ile birlikte saf değiştirmesi, Atatürk için ‘onu yok edeceğim’ şeklinde tehditler savurması Atatürk’ün korunmasını mecburi kılıyordu. Atatürk’ü koruyacak güvenilir bir kuvvet lazımdı. İlk akla gelen isim Topal Osman ve yanındaki uşaklardı.
Çerkez Ethem’in suikast girişiminden Atatürk’ü, Topal Osman ve uşakları kurtarmıştır. Uşaklarını Atatürk’ün korumasına bırakıp Giresun’a dönen Topal Osman, paşasının her dediğini yapıyordu.
Ancak Türk kuvvetlerini sıkıştırmak için doğuda bir Koçgiri isyanı başlatılmıştı. Bunu en iyi şekilde ve hızlı biçimde bastırabilecek kişi Topal Osman’dı. Topal Osman bölgeye sevk edildi. Sakallı Nurettin’de bölgeye gönderilmişti.
Ancak Topal Osman oraya yakınlığı ile bölgeye varmış, uşaklarıyla beraber çete savaşındaki ustalığı ile isyanı bastırmış, Sakallı Nurettin Paşa bölgeye geldiğinde isyanı bastırılmış şekilde bulmuştur.
Topal Osman sonrasında Sakarya Savaşı’nda en ön safta uşaklarıyla beraber savaşmış ve büyük kayıplar vermişse de karşı tarafa daha büyük zararlar yaşatmıştır. Devamında da Büyük Taarruzda bulunmuş Atatürk’ün emir istikameti doğrusunda verilen görevi yapmıştır.
Ali Şükrü Bey olayından sonra da haksız yere şehit edilmiştir. Şüphesiz ki Topal Osman büyük bir kahramandır. Çok büyük yararlılıklar, eşsiz hizmetler göstermiştir.
Bu büyük fedakârın yaptıkları Türk gençlerine örnek olsun. Topal Osman’ın da ruhu şad olsun!
Teoman Alpaslan’ın yazdığı Topal Osman Ağa, Gerçeği Öldüren 28 Kurşun ve Ümit Doğan’ın yazdığı Topal Osman adlı eser, Topal Osman’ın Ali Şükrü Bey Cinayetini işlemediğini tüm delilleriyle çürütmüş ve alaşağı etmiştir. Ümit Doğan ve Teoman Alpaslan’a bu eserlerinden ötürü teşekkür ederiz.