Ana Sayfa Genel Satuk Buğra Han Destanı

Satuk Buğra Han Destanı

0 Yorum 1807 Görüntülenme

Satuk Buğra Han tahmini olarak 900-910 yılları arasında doğmuş, vefat ettiği tarih de 955 yılına denk gelmiştir.

Karahanlı hanedanının 3.hükümdarıdır. Türkler arasında İslamiyet’i kabul eden ilk yüksek makama sahip birisi olduğu için, İslam dininin geniş kitlelere yayılmasına sebep olmuştur. Hakkında tarihsel kaynak olarak çok az bilgi vardır. Onun hakkında edindiğimiz çoğu bilgiler rivayetlerden oluşmaktadır.

Karahanlılar, tarihimizde ilk Müslüman Türk hanedanı olarak tanındılar. Ancak İslamiyet dairesine giren ilk Türk topluluk değillerdi. Onlardan önce İdil Bulgarları Müslüman olmuşlar, hatta halife ile bağlantıya geçmişlerdir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi için İbn-i Fadlan seyahatnamesini okuyabilirsiniz.

Türklerin yeni bir kültür ve din çevresine girmesi Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın şahsı ve nesli etrafında destanlaştırılmıştır. Bu konu ile ilgili yapılan ilk çalışma Abdül Gafgar’ın Kaşgar Tarihi’ne ait eseridir.[1]

Bu eserin aslı kaybolmuştur.  O yüzden bu esere ait pek bir bilgimiz yok. Adı geçen eserdeki bilgileri 4 asır sonra Cemal Karşî (Ebû’l Fazl. B. Muhammed) 1282’de Kaşgar’da, Mülhakatü’s-suruh adlı eserinde aktarmıştır. [2]

Türklerin İslamiyet’e girişi zorlu olmuş ancak bazı rivayetler gibi kılıç zoru ile olmamıştır. Bunun hakkında “Kur’an ve Kılıç, Türkler Nasıl Müslüman Oldu?” kitabını okuyabilirsiniz.

Satuk Buğra Han Destanı, destanın özelliği olarak ağızdan ağıza söylenmiş ve sonra kâğıda geçirilmiştir. Bizde o dönemki bilgileri Tezkire-i Satuk Buğra Han ile Tezkire-i Ebû’n Nasr Samanî adlı eserlerden öğreniyoruz.

Satuk Buğra Han destanı dünya kütüphanelerinde on bir adet nüsha tespit edilmiştir. Bu nüshalar Doğu Türkçesi ve Çağatay Türkçesi ile kaleme alınmıştır. Bu destanda araştırmacıların dikkatini çeken Anadolu’da oluşmuş destanların tamamını bu destanın içerisinde olmasıdır. (Battal Gazi, Danişmend Gazi, Saltık Gazi)

Benzerlik destanın konusuyla da kalmayıp içindeki unsurlarda da yoğun olarak vardır. Hızır, yer yarılıp içine giren kızlar(Kırk Kızlar Efsaneleri), 40 sayısı, tavşan eti vs. gibi çeşitli benzerlikler vardır.

Bu konuda Prof. Dr. Necati Demirin söylediği son derece dikkate değerdir.

“Demek ki Anadolu’da teşekkül eden destanların da kaynağı, tıpkı Anadolu insanı gibi Türkistan’dır.” [3]

Türklerin İslamiyet’e girerken okullarda okutulan tarih kitapları gibi bir anda olmadığı bu destandan da anlaşılmaktadır. Uzun mücadeleler ve uzun yıllar hatta daha doğru bir ifade ile uzun sancılı yıllar sonucu bu yeni kültür dairesine girdik. Yeni bir anlayış benimsedik ancak hiç şüphesiz bu inanca eski inancımızdan bir sürü unsuru da ilave ettik. Atsız’ın da dediği gibi:

“Hiç şüphe yok ki, Türklerin dini Müslümanlıktır. Eski dinimiz olan şamanlıktan da bazı unsurlar alarak bir Türk Müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim milli dinimiz olmuştur.” [4]

Kendi eski inancımızla yoğurduğumuz yeni inanç tam bir milli kimliğe oturdu. Destanın içeriğinde de buna ait çok fazla unsur var. En basitinden 40 sayısının defalarca vurgulanması, bunu Anadolu’da oluşmuş destan ve efsanelerin takip etmesi hiç şüphesiz bunun ispatıdır. Kırk sayısı, Kür-Şad ihtilalinden gelmektedir.

Satuk Buğra Han’ın tarih kaynaklarında İslamiyet’i nasıl kabul ettiğine dair bilgi yok. Bu tarz bilgiler hep rivayetlerden aktarılmış hikâyelerdir. Mirac’da görülmesi, Hz. Hızır’ın İslamiyet’i öğretmesi gibi öğeler aslında destana yakıştırılan unsurlardır. Ancak Ebû’n Nasr Samanî’nin Karahanlılara sığınması gibi bir takım tarihte gerçekleşmiş olaylar, destanın tamamen hikâye üzerine olmadığını gösteriyor. Nitekim destanda Ebû’n Nasr Samanî, Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın hocalığını yapmıştır. Ayrıca Satuk Buğra Han’ın Müslümanlık için babasıyla mücadele etmesi, Oğuz Kağan Destanının İslamiyet ile anlatılmış şeklini akıllara getirmektir. Ona bir takım mucizeler addetmek de yaptığı işin kutsallığından dolayı olsa gerekir. Destan’ın Satuk Buğra Han dönemi sonrası kısmında geçen Şah-ı Merdan ifadeleri, Alevilik inancının yeni yeni yayıldığı döneme işaret etmektedir.

Türkler’in İslamiyet dairesine girmesi gibi bir önemli olaya etki etmiş Satuk Buğra Han, ona yazılan destan çok az bilgiye rağmen incelenmelidir. Edebiyat olarak incelenecek unsurlar kısmı bir yana, Türklerin İslamiyet dairesine girişi kısmında önemli bir yer tutmaktadır. Bazı Türklerin İslamiyet dairesine girmesi hiç şüphesiz tarihimizi farklı şekilde etkilemiştir. Çoğu olağanüstü hikâyeler olsa da, içerisinde son derece milli bir kimlik vardır. İslam inancını direkt olduğu gibi almayıp kendimizden bir şeyler katmamız da dikkate değer bir konudur. O yüzden Satuk Buğra Han destanı hakkında az olan araştırma ve incelemelerin artmasını temenni ederiz.

 

[1] Satuk Buğra Han Destanı, Prof. Dr. Necati Demir

[2] a.g.e

[3] a.g.e

[4] Türkçülüğün Önemli Meseleleri, Hüseyin Nihal Atsız

0 Yorum

Yorum Yap