Türklerin Orta Asya’dan göçü ve kitleler hâlinde İslamiyeti kabulünden sonra Arapça, Farsça, İbranice gibi dillerden alınan kelimelerle saf Türkçe zarar görmeye başladı. Ardından birçok kültür ve toplumla karşılaşan millet, diline birçok yabancı kelime ekledi. Zamanla kelimelerin Tükçesi unutuldu, yabancı kelimeler yadırganmamaya başladı. Türkçe çeşitli dönemlerde Arapça, Farsça, Fransızca gibi dillerin etkisi altında kalarak, sözcük hazinesinden birçok sözcüğü kaybetti. Hatta bir dönem bunu yapmak marifet olduğu gibi; iyi yapana usta sanatçı denirken, reddedene sanatçı bile denmedi. Bu döneme ait bir şiiri sizinle paylaşmak isterim:
“Satrmış yine âfâkını bir dûd-ı muannid,
Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyid,
Tazyikının altında silinmiş gibi eşbâh;
Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh;
Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar
Dikkatle nüfûz eyleyemez gavrine, korkar.”***
Dili ve üslubu oldukça ağır ve anlaşılması zor olan bu şiir ve benzeri şiirlerde toplumu aydınlatma, topluma ders verme amacından sapılmış, kimsenin anlamadığı şiiri yazmak marifet sayılmıştı. Yeterince cahil olan ve dilini yeterince kullanamayan halk, sanattan da yoksun bırakılmıştı. Bu kargaşa nihayet, dilin arındırılma çabaları ve yazılan eğitici şiirlerle son buldu. Halk bir nebze de olsa eğitilmeye ve bilinçlendirilmeye çalışıldı.
Günümüz Türk toplumu ise, gerek sosyal medyanın gerek televizyon ve internetteki sonu gelmez saçmalıkların etkisiyle dilinden ve üslubundan sapmakta ve öz dilini yabancı kelimelerle kirletmektedir. Günlük hayatta kullanılan sözcüklerin Türkçe karşılığı olmasına rağmen, bu sözcüklerin yabancı karşılıklarını kullanmayı marifet saymaktadır. En çok göz önünde bulunan, insanların okuyup dinlediği kimseler dili yozlaştırmakta ve hitap ettikleri toplumu da etkilemektedir.
Özellikle genç bireylerin sıkça kullandığı sosyal medya ortamlarındaki ünlü kişilerin bu hataya düşmesi, onları taklit eden yüzlerce Türk gencini de etkisi altında bırakmakta ve yeni neslin dili gittikçe kirletmesine yol açmaktadır. Bu neslin her kurduğu cümlede yabancı kelime bulunması, zaten bu güne kadar yeterince yabancı sözcüğe boğulmuş dili iyici yozlaştırmaktadır. Ne yazık ki ne bu hataya insanları düşürenler ne de düşenler Türkçe’nin ne kadar zarar gördüğünün farkında değiller.
Türk çocukları, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de yıllarca yarım ve verimsiz yabancı dil dersleri almışlar, kendi dilleri Türkçeyi düzgün konuşamadıkları gibi, yabancı dillerde de son derece başarısız olmuşlardır. En sonunda iki dili birbirine karıştırılan toplum ortaya karma ve saf Türkçeden uzak bir dil oluşturmaya başlamıştır. Neredeyse kurulan her cümlede Türkçe’nin yanında bir de yabancı sözcüğe rastlamak mümkündür. Bundan hiç rahatsız olmadıkları gibi bir de bunu marifet sayıp övünmektedirler.
Kitap okuma alışkanlığını tamamen terk edip teknoloji bağımlığına yönelen millet, boş zamanlarına yararlı işlerle uğraşıp, faydalı kitaplar okumak yerine; telefon, bilgisayar, televizyon ile tüm boş zamanını bilinçsizce harcamakta. Üstelik teknolojiyi lehine değil, sosyal medya ve algısal içerik dolu videolar izleyerek kullanmakta. Tüm bu süreçte kullanılan dil, bireyin sosyal yaşamında kullandığı dili de etkilemekte ve Türkçeden gittikçe uzaklaşmasına neden olmaktadır.
İşte tam bu durumda Türkçe’yi kurtarmak yine bizim elimizdedir. Dilimiz nasıl uzun uğraşlar sonucu kirletildiyse, uzun uğraşlar sonucu da temizlenmelidir. Çocuklara tam verim alabilecekleri Türkçe dersleri verilmelidir. Onlar gereksiz ezberden uzak tutulmalı; yazım,anlatım ve diksiyon derslerine tabii tutulmalıdır. İnsanlarımız böylelikle sıkıntılarından kurtulamasa da en azından sıkıntılarını anlatacak kabiliyete sahip olmalıdır. Bu uygulama, birbirini anlamakta ve empati kurmakta güçlük çeken halkımızın bu sıkıntıyı aşmasına yardımcı olacaktır.
Bu yazıyı yazarken ben de onlarca yabacı kelime kullandığımın farkındayım. Türkçe’yi bir gün tüm saflığı ile kullanıp, anlaşabilmek umuduyla…
***Tevfik Fikret – Sis