Yurdu savunmanın en ucuz yolu eğitimdir. -Edmund Burke
Türkiye’de üniversite okumak bir ayrıcalık mıdır? Her üniversiteli ; aydın bir birey, kaliteli bir şahıs veya millete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bir insan mıdır?
Maalesef değildir.
Ülkemizde, sürekli değişen bir sınav sisteminin olduğu malûmdur.Tabii, eğitim sistemi de değişiyor.Zaten eğitim sistemi sınav sistemine göre şekil alıyor.Sınav her şeyin üstünde tutuluyor.
Yönetmeliklerde değişiklikler yapılıyor. Hâliyle öğrenciler sürekli değişen bu sisteme uyum sağlayamıyorlar.
Sınıf geçme esasları değiştiriliyor ve bu vesileyle öğrencinin sınıfta kalması neredeyse imkânsız hâle geliyor.
Böylece, ne kadar başarısız öğrenci varsa kendisini ileriki safhalarda buluyor.Bu başarısız gençler, üniversiteyi de -her nasılsa- bitirip güya saygın birer vatandaş oluyorlar.Ve biz de Başbuğ Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine bu şekilde koşuyoruz.
Türkiye’de eğitim sisteminin ahvâli budur.
Eğitim sistemimiz yalnızca “4+4+4” düzenlemesinden ibaret değildir.Eğitim sistemi daha geniş bir alanı kapsar.İyi yetiştirilmiş insan sayısı ve niteliği ön plândadır.
Eğitim sisteminde göze çarpan ilk şey de üniversitelerin durumudur.
Öğrencilerin eğitim-öğretim sürecinin son aşaması üniversitelerdir.Eğitim sistemi, aydın ve düzgün birer vatandaş yetiştirmekle mükellef olduğuna göre üniversitelere büyük görev düşüyor.Peki bu sistem iyi işliyor mu? Sizlere ömür…
Kısır bir döngü mevcut olduğu için üniversiteler nitelikli insan yetiştiremiyor, üniversiteliler de istenilen başarıyı pek sağlayamıyor.
Daha da kötüsü devlet, bazen kendi düşmanını da besliyor. Yani bilgisayar kendi virüsünü üretiyor.
Üniversiteli, ne süslenip püslenip okula gelen bir kız, ne de süslü kız peşinde koşan bir erkek değildir.
Üniversite hayatını; pembe dizi kabilinden aşk oyunlarıyla, çılgınlıktan başka bir şey olmayan holiganlık kavgalarıyla ve eğlenmekten başka bir şey yapmamakla heba eden gençler geleceğimizin teminatı olabilir mi?
Sonrasında genellikle gayrımillî, yeterince donanımlı olmayan ve yalnızca cebini düşünen öğretmenler…
Eğitim sistemindeki meseleleri halletmek, çözmek yerine yalnızca değişiklikler yapılıyor ve bu da başka sorunları beraberinde getiriyor.
Bu arızalı sistem, kendi etrafında dönüp durmaktan başka bir şey yapmazsa, en sonunda baş dönmesinden yere yığılacaktır.
Eğitim sisteminin kaybı da yarınımız olacak üniversitelilerin kaybı demektir. Böyle olunca da öğrenci dediklerimiz; vatanından, milletinden ve derslerinden başka her işle meşgul olacaktır.
Hemen herkes eğitim sisteminden şikâyetçidir.Çoğu insan da sistemin nasıl düzeltilebileceğini merak ediyor.
Mantık yürütmeyi ve millî şuur sahibi olmayı söylemekten başka tavsiyemiz yok. Zira bütün meseleler, bu millî şuur yoksunluğundan kaynaklanıyor.