Kerkük, Osmanlı’nın yıkılmasından sonra 1976 yılına kadar şimdiki ismi ile anılmaya devam etmişti. 1976 yılında ise 30 yıl boyunca doğalgaz ve petrol zenginliğinden ötürü El Tamim (Kamu Malı) ismi ile anıldı. Burada amaç, Türkmenleri bertaraf etmek, Arap Devleti edasını baskın kılmaktı. Bu işi kurgulayan, Sosyalist Baas hareketiydi. Irak’ta cumhuriyet Abdulkerim Kasım’ın 1958’deki aşırı kanlı darbesiyle ilan olundu. Saddam’ın ve Suriye’den Hafız Esed’in son dallarını temsil ettiği Baas rejimi ise 1968 yılında yönetimi ele aldı. Baas rejimi, darbeden sonra yumuşak görünüp komünist partilere destekten çekinmiyordu. Kürtlerin ahmakça davranması, kürdistan demokratik partisi gibi partilerin kapatılıp Irak’ta tek partili dönemin başlamasına sebep olmuştu. Ahmed Hasan, kürtlerin bağımsızlık taleplerine karşı duramıyordu. Tek partili dönem, Ahmed Hasan’ın, ardından Saddam Hüseyin’in diktatörlüğüne sahne oldu.
***
Saddam, tahta geçtikten sonra Sykes’in Araplara armağan ettiği Arap bayraklarından birini kullanmaya başladı. (Bu bayrakları kullanan Arap ülkelerinin kaderi hep aynı oldu, olmaya devam ediyor.) Yine diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi, Sykes tasarımı bayrak kullanan, yani İngiliz boyunduruğunu kabul eden Irak, 2003 yılında Amerika’nın “demokrasi götürmek” furyasına maruz kaldı. Mart 2003’de Irak’a giren Amerika, 9 Nisan’da Saddam iktidarını çoktan yerle bir etmişti. Bu olay, aynı gün Saddam heykelinin yıkılmasıyla taçlandırılmıştı. Sonrasında 3 yıllık bir hapishane mahkumiyetinin ardından 2006 yılında Iraklılara teslim edildi ve aynı yılda, Kurban bayramının ilk gününde, saat sabah 06:00’da idam edildi.
***
Saddam’ın devrilişi, Kurban bayramıyla beraber çifte bayram olarak kutlanıyordu. Irak halkının gözden kaçırdığı bir şey vardı: Saddam diktatördü ama bir Iraklı’ydı. O günden itibaren ülke net bir biçimde Amerikalıların eline geçti. Diktatörlükten şikayetçi olan Iraklılar önce Amerika, sonra sırasıyla İslamcı ve komünist terör örgütlerinin astığı bayraklara, getirdiği kanunlara boyun eğmek zorunda kaldı. Irak özgürlük hevesi yüzünden şerefinden ve namusundan olmuştu. Amerika’nın izi, her yerde kendini belli ediyordu fakat bu milletin bağımsızlık şuuru yerinde değildi. Iraklılar özgürlüklerini şereflerine değişmişlerdi fakat bu boyunduruğu kabul etmeyen bir yerel halk vardı: Türkler!
***
Amerika işgalin ardından kendinden geçmiş olan Iraklılara gerçekleri göstermeye başlamıştı. 2008 yılında açıklanan Iraklı kaybı bir milyonu geçmişti. Öldürülmelerine gerekçe olarak Iraklılar tarafından öldürülen 4000 Amerikan askeri gösteriliyordu. Amerikalıların hususi biçimde öldürdüğü, işkence ettiği mahkumlar da gözden kaçacak gibi değildi. Türkmenlerin ağırlıklı olduğu Kerkük ve Musul, doğalgaz ve petrol yatağı olmalarından mütevellit Amerika’nın ilk hedefi olmuşlardı.
***
Atatürk’ün “Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım!”[1] sözleri, bizlere Musul ve Kerkük’ün önemini göstermek için fazlasıyla yeterlidir. Musul ve Kerkük, milyonca Türk’ün ev sahipliğini yapmasıyla beraber, bizlere Atatürk’ün de vasiyetidir. Musul ve Kerkük, Irak ve Ortadoğu için en değerli topraklardandır. Bu yüzden Amerika’nın “demokrasi götürme furyası”nın ilk hedeflerinden olmuşlardır. Irak’ın toprak bütünlüğü, Amerika’nın petrol ve doğalgaz, dolayısıyla Musul ve Kerkük aşkından ileri gelen savaş sonucu bozulmuştur.
***
Kerkük, aynı adı taşıyan yönetim kenti ile birlikte dört kazası olan bir Türkmen ilidir. Konuyla ilgilenen, istatistik erbabı kişilerin gerçek ve doğru iddialarına binaen, 2003 yılında Irak’te 2 milyondan fazla Türk yaşıyordu:
“Bu iddiamızı ayrıca istatistiki bir hesapla da desteklemek mümkündür. 1957 Krallık Dönemi’nde yapılan sayımda Irak’ta 500.000 Türkmen yaşadığı belirtilmiş ve 1959’da yayınlanan sayım verileri, sayılarını 567.000 olduğunu göstermiştir. Irak’taki yıllık nüfus artış hızı yapılan hesaplamalara göre %3.296’dır. 1959 yılını baz alarak bu verilere göre 1994yılında Irak’ta yaşayan Türkmen sayısı ise 1.764.029 olarak bulunur, bu da Irak’ın iddialarını başka bir yöntemle çürütmektedir. Dolayısıyla, Irak’ta gelmiş geçmiş iktidarlar ve halen iktidarda bulunan rejim her ne kadar Türk nüfusunu gizlemiş ve az göstermiş olsa bile, Kerkük, Erbil, Musul vilayetleri, Selahattin ile Diyala’nın ilçe ve köyleri ile Bağdat’ta yaşayan 300.000 civarındaki Türkmen nüfusunun en düşük bir rakamla iki milyonun üzerinde olduğunu ispatlamaktadır.” [2]
Bu 2 milyon kişinin 2017 yılı itibariyle 14 yıl boyunca katlandığını söylemek içten bile değil. Şüphesizdir ki ortalama 40 milyon nüfusu olan Irak’ın en az 10 milyonunu Türkler oluşturuyor. Irak Türklerinin çok büyük bir bölümü Kerkük ve Musul’da yaşıyor.
Türkler, Irak’ta görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir nüfusu, aynı zamanda bayrak ve vatan sevdasını temsil ediyor.
Kerkük, Musul ve hatta Süleymaniye Türkmenelidir. Kerkük, Musul ve Süleymaniye Türk’dür.
“Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tespit edilirken, hudud-u millîmiz, İskenderun’un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder. İşte hudud-u millîmiz budur dedik!” [3]
[1] 1933, Meclis konuşması.
[2] Aydın BEYATLI – Bayrak Dergisi 01/2003
[3] 1920, 23 Nisan’dan birkaç hafta sonra, Osmanlı toprakları ve Misak-ı Milli hakkındaki konuşmasından.