Gazi Mustafa Kemal Paşa 1924 yılı Ağustosunda, Kastamonu’da asker koğuşlarını ziyaretten çıkarken; “Bir Türk, on düşmana bedeldir” yazılı levhayı gördü. Subaya levhayı göstererek sordu:
-“Öyle midir?”
-“Evet Paşam.”
-“Hayır, çocuğum, bence öyle değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir.”
Başlıkta ki hikayeyi anlatarak yazıma giriş yapmış olayım. Anlayabileceğiniz üzere,”Bir Türk dünyaya bedeldir.” sözünün kaynağı, Başbuğ Atatürk’tür. Bazı kimseler, sözde büyük beyinleriyle Atatürk’ten daha zeki olduğunu düşünüyor olmalı ki, onun bu sözünü “saçmalık” olarak yorumluyor.
Neymiş efendim, “Bir Türk, nasıl koskoca dünyaya denk olsun? O kadar kişiyle savaşmaya gücü yetmez.” imiş. Yüksek zeka gerektiren bu yorumu duyduktan sonra gülsem mi yoksa sinirlensem mi diye bir düşündüm.
Çünkü, bir tarafta 3997 kitap okuyup, edebiyatımıza yaklaşık 10 yeni eser kazandıran, onlarca inkılap yapıp, 14 Nişan ve Madalya kazanan, katıldığı savaşlarla yeni bir devlet kurmayı başarıp, adına binlerce eser yazdıran, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu, Anafartalar komutanı, Gazi, Mareşal, Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Diğer tarafta ise, onun sözünü “saçmalık” olarak yorumlayan, hayatındaki tek başarısı memur olmak olan bir dahi(!).
İlk başta içten içe büyük bir kahkaha patlattıktan sonra, aralarındaki farkları bir kenara bırakarak sinirlenme evresine geçtim. Nedenini şu şekilde açıklayayım:
Bir insanın dünyaya bedel olması için ille de savaşması gerekmez. Sevgi yönünden bakacak olursak, bir çoğumuz annesini dünyalara değişmez. Ona olan sevgisi bütün dünyaya bedel, hatta daha da büyüktür. Yani birini dünyaya bedel görmek için, sadece bize ait olması bile oldukça yeterli bir sebeptir.
Ahlak, karakter ve merhamet yönünden bakacak olursak; geçmişte sömürgecilik üzerine onlarca devlet kurulmuş olmasına rağmen, Türkler sömürgecilik arayışına girmemiş, kimseyi de kölesi haline getirmemiştir. Günümüzde bile yardıma ihtiyacı olana, en büyük desteği sağlayan Türklerdir. Bu da Türklerin karakter yönünden bütün dünyaya bedel olduğunun kanıtıdır.
Güç yönünden bakarsak, geçmişten günümüze askerlerimiz, diğer milletlerin askerlerinden her zaman daha üstün olmuştur. Yaşadığımız yüzyılda bunun en büyük kanıtı, Özel Kuvvetler Komutanlığıdır. Geçmişte ise, oldukça uçuk asker farkına rağmen kazanılan zaferler bu söyleme kanıt niteliğindedir. Daha önce bir yazımda bu savaşlardan birkaçı ile ilgili yazmıştım. Dileyenler, ufak araştırmalar sonucu onlarca büyük zaferimizi bulabilir.
Savaş yönünden bakacak olursak, tarihimizde zaferler yoğunlukta olmak üzere; yüzlerce, binlerce savaşa katıldığımız ve Dünya tarihini oluşturan ana milletlerden biri olduğumuz oldukça barizdir. Ayrıca Timur gibi yenilgisiz, Cengiz Han gibi güçlü, Fatih Sultan Mehmet gibi dini bir liderin övgüsünü almış Türklerin, savaşta da bütün dünyaya bedel olduğu besbellidir. Tabi bu durum hiç yenilgimiz olmadığı anlamına gelmez. Zira üstün dahi olsak, ölümsüz değiliz.
Dünyaya bedel olmak için, bütün yaşayanların toplamından üstün olmak değil, yaşayanların en iyi olmak yeterlidir. Ne yazık ki “Bir Türk dünyaya bedel” olsa da “Her Türk dünyaya bedel” değildir. Zira, hiç bir başarısı olmayan bir Türk, Dünyaya bedel olan başka bir Türk’ü eleştirmese, bu yazı da hiç yazılmayacaktı.