Ana Sayfa Genel Bir Şirk Yuvası : Menzil Tarikatı

Bir Şirk Yuvası : Menzil Tarikatı

0 Yorum 9394 Görüntülenme

BİR ŞİRK YUVASI – MENZİL TARİKATI

Hemen hemen her yerde cemaatlerin bir şirk yuvası olduğunu, asıl amaçlarının İslam dini için çalışmak değil kendi cemaatlerini yaymak ve cemaatlerinin çıkarları gereği hareket etmek olduğunu dile getiriyoruz. Bu cemaatlerin şimdiye kadar yaptıklarını, bu memlekete faydadan çok zarar getirdiklerini tarihe bakan herkes net bir şekilde görebilir. Menzil Tarikatı da bu cemaatlerin başında gelmektedir. Türkiye’nin dört bir yanından sözde keramet sahibi şeyhlerini ziyaret etmeleri ve tövbe dilemeleri bu tarikatın en bilinen özelliğidir. Semerkand yayınevi de bu tarikatındır.

Yakın zamanda bir tanıdığım aracılığı ile Semerkand yayınlarından çıkmış olan, Yazıcıoğlu Ahmed Bicanın Envarül Aşıkin (Hak Aşıklarının Nurları) isimli kitabi elime geçmişti. Kitap ilk olarak 15. YY’da yazılmış. Yazar kitabın ortaya çıkışını ise; ‘O dönem bir cemaatin mensupları toplumda yalancılık ve cahilliğin arttığını bu durumun önüne geçebilmek içinde Peygamberin hal ve hareketlerini anlatan, dinin apaçık kurallarının bahsedildiği bir kitap yazılması gerektiğini yazara söylemişler yazarda bu istek sonucu bu kitabı kaleme almış. Kitapta anlatıldığı şekilde eser bu şekilde ortaya çıkmış. Dinin apaçık kuralları için Kuran yetmemiş olacak ki böyle bir esere ihtiyaç duyulmuş.

Kitap menzil tarikatı mensuplarının çok okuduğu ve kaynak olarak benimsedikleri kitaplardandır. Genel olarak hadisler üzerine yazıldığı içinde içeriğinde birçok hurafe ve yanlış bilgiler yer almaktadır. Kitabı incelerken en çok dikkatimi çeken bölüm ise sayfa 396’daki büyük günahlar kısmı olmuştur. Kitapta günahlar büyük ve küçük günahlar şeklinde 2’ye ayrılmış ve tek tek nelerin günah olduğu sayılmıştır. Bu sayılan günahlar ise kitapta da geçtiği şekilde rivayet edilen günahlardır. Dini kuralları anlatan bir kitap yazılıyor ve içeriği rivayetlere göre oluşturuluyor. Bu rivayetleri ise doğru yanlış demeden Allah’ın bir emri olarak karşımıza koyuyorlar ve bizimde bunlara inanmamızı bekliyor. Bizler bu saçmalıklara inanmadığımız için de dinsiz, Allahsız oluyoruz.

Kitapta Peygamberin beyan ettiği ve Alaeddin Türkistaninin bir araya topladığı büyük günahlar kısmında;

  • Hoca kılıklı Cübbelinin de dile getirdiği satranç oynamak var. Yani satranç oynadığımız her an büyük günaha giriyoruz. Satranç oynamayı günah sayan ve bunu her yerde dile getiren bu zihniyetteki kişileri aynı hassasiyeti diğer oyunlara karşı gösterirken göremiyoruz. Çünkü dertleri oyun falan değil, aklın gelişmesi.

 

  • Diğer bir büyük günah ise çalgı çalmak ve dinlemek.

 

  • Bu günahlar arasında ‘Kuran-ı Kerimden Ezberlediklerini Unutmak’ da yer almaktadır. Bu maddeye bir de açıklama kısmı koymuşlar; ‘Kuran okumayı öğrendikten sonra bunu unutmak’. Kur’an-ı Kerim ezberlenmesi için mi yoksa anlayarak okuyup ders çıkarmak ve insanın hayatına uygulaması için mi gönderilmiştir? Okuduğunu anlamadıktan, ders çıkaramadıktan sonra anlamadığın bir dilde İlahi bir kitabı okumak hangi insana ne kazandırır?

 

  • Büyük günahlar arasında ‘Halka ve İnsanlara secde etmek ve Tapmak’ maddesi de vardır. Bu maddeye bende katılıyorum. Bir insana tapmak, ondan medet ummak ve şefaat dilemek şirk koşmaktır ve saçmalıktır. Bu madde ili ilgili en garip şey ise günah çıkarmaları ile ünlenmiş, insanların önünde diz çöktüğü, medet umduğu şeyhleri olan bir tarikatın yayınevinin bu satırları yazması ve müritlerine okutmasıdır. İşin en ilginç yanı ise bu müritlerin çoğu maddeyi harfi harfine uygularken bu maddeyi görmezden gelmeleridir. Biz sizin ne olduğunuzu gayet iyi biliyoruz da uzatmayalım.

Maddeleri daha fazla uzatmadan Küçük Günahlar kısmında neler varmış onlara bakalım.

  • Burada dikkatimi çeken ilk madde Çalgı dinlemek oldu. Büyük günahlar kısmında geçen Çalgı dinlemek aynı şekilde küçük günahlar kısmında da yer almakta. Yani çalgı dinlediğiniz anda büyük günaha mı yoksa küçük günaha mı gireceğiniz belli değil.

 

  • Küçük günahlar arasında boş yere gülmek ve acıkmadan yemek yemekte yer almakta. Bu maddeleri şaşkınlıkla okuduğum için yorum yapamamaktayım.

 

  • ‘Yitirdiği bir eşyasını mescitte aramak’ da küçük günahlar arasında.

 

  • Bu maddeler arasında ise bir madde var ki inanın sinirlenmemek elde değil. Küçük günahlar arasında geçen bu madde de ‘oğlu veya kızıyla, yedi yaşından sonra aynı döşekte yatmak’. Yanlış okumadınız. Eğer siz kızınızla veya oğlunuzla aynı döşekte yatarsanız günaha girmiş oluyorsunuz. Bir insan nasıl kendi çocuğuna o gözle bakar. Bir tek kendi çocuğuna da değil herhangi bir çocuğa bu gözle bakmak nedir. Bir kişi çocuğunu sevmek, ona sarılmak istediğinde nasıl günaha girerim diye düşünebilir. Nasıl bir sosyal ortam bu maddenin yazılmasını hoş ve doğru görebilir. Bu tarz kitaplar cemaatlerin ana kaynağı olduğu, Kurana değil de saçma sapan rivayetlere inanıldığı sürece çocuklara taciz ve istismar olayları kaçınılmazdır. En büyük görev ailelere düşmektedir. Aileler çocuklarını her türlü tarikattan cemaatten uzak tutmalı, ilk dini eğitimlerini okuyarak kendileri vermelidir.

 

Bu kitap sadece bir örnektir. Bir tek menzil tarikatı değil diğer tarikatların da bu tarz yayınları vardır. Cemaatlerin bu kitapları müritleri tarafından ilahi bir kitap değeri görür. Kuran’ı Kerime göstermedikleri ilgiyi bu tarz kitaplara gösterirler. Daha da ileriye gidererek hangi dille yazıldığı daha çözülememiş olan Risaleleri Kuran-ı Kerimle bir tutmaya, bu risaleleri Allah’ın özel olarak Said-i kürdiye yazdırdıklarına inanırlar.  Türkiye ancak bu bağnaz, gerici ve yobaz cemaat takımlarından temizlendiği zaman kurtuluşa erişecektir.

Cemaatlerin iyisi kötü olmaz.  Devlette bu cemaatlerin bir kısmına iyi cemaat gözüyle bakamaz. Belirli olaylar çerçevesinde sadece birkaç cemaate karşı değil tümüne karşı mücadele yürütülmelidir. Toplumu yozlaştıran ve cahilliğe sürükleyen bu cemaatler ülkeden tamamen temizlenmeli, hurafelere dayanan dini eğitimler sona erdirilmelidir. Okuyan, araştıran ve donanımlı din hocaları yetiştirilmeli Millet a cemaat b cemaat diye farklı farklı şirk yuvalarına göz göre göre kurban edilmemelidir.

Necip Hablemitoğlunun da dediği gibi; Türkçü ümmetçi olmaz ama samimi dinar olabilir. Bizler de samimi Müslümanlarız. Her zaman da bu hurafeci, gerici ve yobaz takımının karşısında olup, Atatürk’ün ışığı ile memleketi yükselteceğiz.

 

 

0 Yorum

Yorum Yap