Kutadgu Bilig (Mutluluğa Götüren Bilgi)
1070 yılında Yusuf Has Hacip tarafından Yazılan Kutadgu Bilig, Türk edebiyatının ilk mesnevisi olma özelliğini taşır. Bununla beraber edebiyatımızda aruzla yazılan ilk eserdir. Şehname’ye ait olan vezinle yazılmıştır. Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur. 6645 beyit olan bu eserde hece ile yazılmış 173 dörtlüğe de yer verilmiştir. Türk edebiyatındaki ilk siyasetname olan Kutadgu Bilig, Hakaniye lehçesi ile yazılmış, alegorik bir eserdir. Arapça ve Farsça sözcükleri de içinde barındıran bu eserde dört kişi konuşturulur, bunlardan Gündoğdu, hükümdar olup doğruluk ve adaleti temsil ederken Vezir Aytogdı mutluluğu temsil eder. Vezirin oğlu olan Ögdülmüş aklı, vezirin kardeşi Odgurmuş ise akıbeti, yani hayatının sonunu sembolize eder.
Divan-ü Lügati’t Türk (Türk Dilleri Sözlüğü)
Divan-ü Lügati’t Türk, 1072-1074 yılları arasında Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacı ile yazılmıştır. Yazılmasındaki başlıca sebep, Türkçenin de en az Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermektir. Türk dilinin ilk sözlüğü olan bu eser, içerisinde 7500 Türkçe sözcüğün kökenlerini ve açıklamalarını Arapça olarak ele almıştır. İçerisinde aşk, doğa, kahramanlık gibi konular bulunan koşuklar; şimdi ağıt olarak adlandırdığımız, 7’li hece ölçüsü ile söylenen sagular; destanlar, atasözleri ve deyimler mevcuttur. Eser coğrafi, tarihi ve gelenek bakımından birçok konuya ışık tutmasından ötürü ansiklopedik bir nitelik taşır. Hatta ve hatta, o döneme ait bir Türk haritası da eserin içinde bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmud, Hakaniye lehçesi ile yazılan bu eseri Abbasi Halifesi Muktedî-Biemrillah’ın oğlu Ebü’l-Kasım Abdullah’a armağan etmiştir. Eserin, günümüze ulaşan tek nüshasını cumhuriyetin ilk yıllarında Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonunun başında bulunan Ali Emiri bir sahafta tesadüfen bulmuştur.
Atabet’ül Hakayık (Hakikatlerin Eşiği)
Atabet’ül Hakayık, 12. Yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından mesnevi tarzında yazılmış bir eserdir. Kutadgu Bilig gibi on birli hece kullanılmasıyla beraber gazel biçiminde kafiyelenmiş 45 beyitten oluşur. Mani biçiminde, 101 dörtlükten oluşur. Ayet ve hadislerden dem vurularak iyilikten ve cömertlikten bahsedilmiştir. Ayet ve hadislerden oluşması, Arapça ve Farsça kelimeler kullanılmasına, yani dönemin diğer ürünlerine nazaran daha ağır bir dil kullanılmasına sebep olmuştur. Yükneki, eseri Karahanlılar hanedanından Muhammed Dad Sipehsalar’a sunmuştur.
Divan-ı Hikmet (Bilgelik Divanı)
12. yüzyılda Hoca Ahmet Yesevi tarafından kaleme alınan Divan-ı Hikmet, Allah aşkı, peygamber sevgisi, cennet – cehennem gibi kavramları ele alan öğretici bir eserdir. Yazılma amacı halka İslam esaslarını öğretmek olan bu eser, halk diliyle yazılmıştır. Yarım uyak kullanılan bu eser dörtlüklerle yazılmış ve dörtlüklere “hikmet” adı verilmiştir. Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır.
Kitab-ı Dedem Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan
Bu eser sözlü edebiyatımızın ilk ürünü olmakla beraber destan hikayeciliğinden halk hikayeciliğine geçiş döneminin de ilk ürünüdür. 12. yüzyılda oluşmuş, 15. Yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Bir ön söz ve 12 destansı hikayeden oluşan bu eser, şiir ve düzyazının iç içe yer almasıyla ortaya çıkmıştır. Oğuzların kendi arasındaki çekişmeleri, bunun yanında Müslüman olmayan; Rumlar, Ermeniler, Gürcüler gibi komşularıyla, diğer bir değişle çevresindeki düşmanlarıyla olan mücalelerini anlatmaktadır. Sade ve duru bir Türkçe ile yazılan bu eserde Hakaniye Lehçesi kullanılmış, bazı yerlerde olağanüstü varlık ve olaylara yer verilmiştir. Hikayelerin yazarı belli değildir. Okumayanlar Dede Korkut isimli karakterin eserin sahibi olduğunu sansa da, kendisi hikayelerin sonunda ortaya çıkıp öğütlerde bulunan bir bilgedir. İslamiyet etkisinin de hissedildiği bu eserin bu güne ulaşan iki nüshası vardır. Bu iki nüshadan birisi İtalya’daki şehir devleti Vatikan’da, birisi Almanya’nın Dresden kentinde bulunmaktadır. Hikayeleri 1916 yılında Türkoloji çalışmalarıyla bilinen Kilisli Ahmet Rifat Bilge yayımlamıştır.
Bu yazıyı yazmaktaki amaç, Türk edebiyatının yapıtaşları hakkında, okurumuzun kısmî bilgilere sahip olmasını gerekli görüşümüzdür. Eserler hakkında edindiğiniz, yukarıdaki yüzeysel bilgiler ilginizi çekmişse Muharrem Ergin, Osman Fikri Sertkaya gibi dilbilimcilerimizin eserler hakkındaki ayrıntılı kitaplarını okumanız tavsiye olunur. Bunun dışında ise Türk kültürünün önemli parçalarından olmaları sebebiyle hepimizin bilmesi gereken ayrıntılardır.