Ana Sayfa Genel Türk Tarih Anlayışımız

Türk Tarih Anlayışımız

0 Yorum 1128 Görüntülenme

Tarih; şahsî kanaatlere, yanlış saplantılara ve hatalı görüşlere hapsedilemeyecek kadar mühim bir konudur.

Türk tarihi, tarih adlı okyanusun en kuvvetli dalgalarını ve en büyük su kütlelerini oluşturan bir kısımdır.

Türk’süz bir dünya tarihinin yazılamayacağını her fırsatta vurgulayacağız.Tarihi yazan Türkler olmasa da tarihe en büyük etkileri bırakan millet Türklerdir.

Henüz millet durumuna bile gelmemiş olan insan yığınları, tarihe iğne ucu kadar faydası olmayan topluluklar, insanlığa daima zararlar getirmiş olan güruhlar; tarihin mühim bir kısmı imiş gibi lanse edilemez.

Tarihe bakış açılarını da salt Türk düşmanlığına büründüren yabancı tarih yazıcılarının kasdî tarih söylemleri de bizleri bağlamaz.Onların bizim tarihimize olan bakış açılarına vâkıfız.Bu düşmanca bakışın ve hücumların her daim aleyhindeyiz.

Bizi bağlayan durum; bizim, bizdeki tarihçilerin tarihimize olan bakış açısıdır.

Bizdeki Türk tarih telâkkisi, yanlışlıklarla ve eksikliklerle doludur.

Bu yanlışlıklarda ve eksikliklerde elbette hepimizin payı vardır.

Bugün Türk milleti, birçok alanda olduğu gibi tarih yazıcılığında da geri kalmış olan bir millettir.

Nedir bu yanlışlıklar ve eksiklikler?

Öncelikle Türk tarihi, bir bütün ve daima birbirinin devamı olarak süregelen bir tarih olarak kabul edilmemektedir.

Türklerin sürekli devlet kurduğu ve bu devletlerin de sürekli yıkıldığı kabul edilmektedir.

Kimisi Türklerin yüzlerce devlet kurduğunu, kimisi de Türklerin 16 tane imparatorluk kurduğundan bahsetmiştir.Bu görüşlerden birincisi abartı, ikincisi de eksik ve yanlıştır.

Meselâ, kabul ettikleri 16 Türk İmparatorluğunun içinde neden Safevîler yok? Onlar Türk mü değil yoksa Sünnî değiller diye mi kabul edilmiyorlar?

Sultan Baybars zamanında devletin adı “Ed devlet’üt Türkiyye” olarak adlanan Mısır’daki Memlük Türkleri neden bu listede yok?

Bazen de tarihteki Türk olmayan yahut Türklüğü tartışmalı olan topluluklar ve medeniyetler (Sümerler, Hititler vs.) Türk olarak kabul edilmektedir.

Türk tarihinin başlangıcı, bir türlü tam olarak saptanamamıştır.Eski Türk tarihini bu kadar bilmemek belki anlayışla karşılansa bile Türkiye tarihi neden Malazgirt’ten veya daha da kötüsü Osmanlılardan başlatılıyor?

Haydi, Hanlar Hanı Cengiz Han ve onun imparatorluğunu tamamen Moğol farz edelim.Bir Türk-Moğol imparatorluğu olan ve ordusunun çok mühim bir kısmı Türklerden müteşekkil olan Moğol İmparatorluğu neden Türk tarihine dahil edilmiyor?

Bu ülkede yıllarca Türk Kara Ordusu’nun kuruluşu, Yeniçeri Ocağı’nın milâdî kuruluş yılı olan 1363’ten başlatıldı.
Osmanlılardan evvel Türk Kara Ordusu tezkere mi almıştı?

Bunlar, yanlış ve eksik olan yalnızca birkaç önemli misaldir.

Öyleyse Türk tarihine bakış açımız ne olmalıdır?

Türk tarihi, her şeyden evvel bir bütündür.

Bütün Türklerin kardeş olduğu bilinmeli, bütün Türklerin birlik olması gerektiği vurgusu her zaman yüreklere ve dimağlara kazınmalıdır.

Türk, Türkleştikçe ve birleştikçe güçlenir.

Ayrı zamanlardaki, ayrı yerlerdeki, ayrı devletlerin değil farklı Türk hanedanlarının tarihidir.

Bir ailenin bütün fertleri birbirinden uzakta bulunsa, hepsi kendi başlarının çaresine baksa yine de kendi ailelerinden sayılmayacaklar mı? Aile bağları hiç kalmamış mı olacak?

Türk tarihinin daha eski ve gayet medenî olduğunu, Anadolu’nun artık bir Türk vatanı olduğunu ispat için Sümer veya Hitit medeniyetlerini Türk saymak gerekmez.Türk olduğu yalnızca teoriden ibaret olan toplulukları direkt Türk kabul etmek bilime aykırıdır.Yanlıştır.

Türk tarihini başlıca iki kısma ayırınca Türk tarihini terennüm etmek kolaylaşacaktır.Türk tarihi, Anayurt Tarihi (Orta Asya) ve Türkiye Tarihi (Anadolu,Azerbaycan, İran vs.) olarak başlıca iki kısımdan müteşekkildir.

Türk Kara Ordusunun kuruluş tarihi, M.Ö 209’da Tanrıkut Mete Han tarafından kurulan düzenli orduyla başlar. Türk Deniz Kuvvetleri, M.S 1081’de Çaka Beğ ile başlar. Türk Hava Kuvvetleri 1911 yılında başlar.

Türklerin tarihte 16 İmparatorluk kurduğu temelden sakat bir görüştür.Bu listede Kun Türklerinden 4 tane devlet var da 2. Gök Türk devresi neden devletten sayılmıyor? Üstelik bunlar yetmiyormuş gibi bu sözde 16 Türk devletinin hepsine birer tane de bayrak uydurulmuştur.

Tarihteki iki Türk hanedanı arasındaki savaşta taraf tutma hatasına düşülmüştür.Timur, Osmanlı’yı yıkmışmış.

Osmanlı da diğer Türk beğlikleriyle Akkoyunlularla, Memlüklülerle, Safevîlerle savaştı. Emir Timur’a neden hakaret ediliyor?

Cengiz ve Hülâgü Han kâfirmiş.İçki içen bazı Osmanlı Padişahları…
İslâm’da içki haram değil mi?

Bu tür yanlışlıkların hepsinin sebebi millî bir şuursuzluktan başka bir şey değildir.

Bizim için Yıldırım ile Timur’un, Yavuz ile Şah İsmail’in savaşı birer kardeş kavgasıdır.Hepsi de bizim büyüğümüzdür.

Elbette Türk büyüklerinin çoğunun hataları vardır.Bu hatalar belirtilecekse saygı çerçevesinde ve seviyeli bir şekilde belirtilmelidir.

Türk tarihi, milâttan önce Kunlar, Sakalar, Şu ve Çu Türklerine kadar gider.

Türk milleti, milâttan önce millet hâline gelmiştir.

Türk tarihi bir hanedanlar tarihidir.Hepsi aynı ailenin farklı fertleridir.

Bizdeki genel tarih algısı Osmanlıcılık ve ümmetçilik düşüncesine saplanıp kalmıştır.Sadece Osmanlı… Sadece İslâm…

Meselâ İstanbul’a köprüler yapılıyor.Hepsine de bir Osmanlı Padişahının adı veriliyor.Fatih Sultan Mehmet Han’ın adını elbette tenzih ediyoruz.Bizim Osmanlı Padişahlarından başka tarihî büyüklerimiz yok mu?

Bu yanlışlardan vazgeçilmelidir.

Yabancıların tarih anlayışına iyi bakmak lâzımdır.Onlar tarihleriyle övünüyorlar.
Tarihlerini bir bütün olarak görüp, tarihlerine milliyetçi bir anlayışla bakıyorlar.Avrupa’daki öğrenciler daha küçüklükten Haçlı ruhuyla yetiştiriliyor.

Bizdekiler ne yapıyor? Saçmalamaktan başka hiçbir şey!

Bizdeki bazı tarihî telâkki yanlışlıklarını, olması gerekeniyle yani doğrusuyla birlikte elimizden geldiğince belirttik.

Türk tarihine bakış açımız belirttiğimiz şekildedir ve böyle olmalıdır.

 

0 Yorum

Yorum Yap