Ana Sayfa Genel Türkçülüğün Geleceği

Türkçülüğün Geleceği

0 Yorum 741 Görüntülenme

Son zamanlarda Türkçü teşkilatların önü daha sık kesilmeye başladı. Gerek kamu mecraları, gerek siyasi uzantılar, özellikle Ülkü Ocakları..

Türkiye’de kurulan ilk Türkçü teşkilat 2005 yılında faaliyete başladı. Nihal Atsız’dan sonra ilk defa Türkçülük bayrağını resmi olarak taşıyan teşkilat , il il toplanmış küçük Türkçü yapılanmaları tek çatı altında toplayarak güçlü bir hareket oluşturma amacı ile kurulmuş oldu.

Zamanla teşkilatın ilkeleri ile çelişen unsurlar, teşkilatın dinamikliğini muhafaza etmek amacı ile dışarda bırakıldı. 2005’de kurulan Türkçü teşkilat sürekli ivme kazanarak ilerlerken, bu hareketin ilkeleriyle çelişen şahıslar birleşip muhalif Türkçü cepheler oluşturma kararı aldılar. Bu cepheler, Türkçü doktrinlerle çeliştikleri için dışarda kalmışlardı. Ardından Türkçüleri şahsi menfaatleri için bölme amacı güttüler.

Bu gelişmeler yaşanırken, Türkçülük; en büyük düşmanlarından biri olan “moda” ile birleştirilip aksettirilmeye çalışıldı. Türkçülüğü modernleştirmek adına atılan adımlar, yanlış yönde oldukları için davayı ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir yöne sürüklemiş oldu. Bu adımların atılmasında da özellikle sosyal medya mecraları önayak oldu.

Sosyal medyanın yetiştirdiği melez Türkçüler, “Türklüğü bunlar mı kurtaracak?” sorusunu akıllara getirdi. Bu sorunun sebebi olan şahıslar, aynı zamanda Türklük ve Türkçülük düşmanı olan birçok mecranın da ekmeğine yağ sürmüş oldu. Meydanlarda sancaklarıyla sloganlar atan; hükümetin yanısıra diğer Türk düşmanlarını da tedirgin eden Türkçüler, “moda” çıkmazı yüzünden itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Türkçüler sindirilme planlarına alet edildi ve Türkçülerin sloganları, sözleri, kitapları ve daha fazlası kendini milliyetçi addeden güruhlar tarafından kullanılıp Türkçülerin kendileri ötelenmeye başlandı.

Türkçülük ilkeleriyle çelişmemiş, Türkçülüğü “moda” olduğu için sahiplenmemiş olan Türkçüler, bu olayları umursamayarak yollarına devam ettiler. Çünkü bilinen, Türkçü hareketin günümüzdeki lideri tarafından Türkçülerin akıllarına kazınmış bir öğreti vardı: “Türkçülük, millete rağmen yapılır.”

Gerçek Türkçüler, bu olaylar yaşanırken durmadan ivme kazandılar. Bunu etkinliklerini sıklaştırarak ve daha fazla Türkçü kazanarak yaptılar. Türkçüler, “Türkçü Toplum” yaratma amaçlarından hiçbir zaman yılmadılar. 2005’de kurulan teşkilatla resmileşen yüzlerce Türkçü, katlanarak çoğaldı ve bugün sayıları binlerle telaffuz edilmeye başlandı. Bu Türkçü Toplum’un kazanılması için çok büyük bir adımdı.

“Anladık da, Turan’ı nasıl kuracağız?”, “Siyaset olmadan nasıl olacak?”, “İktidar olmadan etki yaratabilir miyiz?” gibi sorular, normal olarak  hasıl olmaya başladı. Çünkü bu millete Türk ülküsünden bahseden siyasetçi, Türk töresini anlatan sanatçı olmamıştı. Bu millet; bir fikrin, yalnızca siyaset ile savunulacağına inandırılmıştı.

Demokrasinin sihrine kapılan millet, örneğin sayıları gittikçe azalan; kan kaybeden Türk-İslamcıları, “yalnızca” partileri olduğu için Türkçü hareketten daha etkin görüyorlardı.

Türkçülüğün çıkış noktası, her zaman Türk toplumunu kazanmak oldu. Türkçüler, üstlerine yapışan “keneleri” def etmeyi bildiler ve amaçlarından sapmadılar. Bunun da kazancı gittikçe daha da çoğalmaları oldu.

Türkçülük ilkelerinden sapmış olan, şahsi menfaatleri için Türkçülüğe gönül verdiğini söyleyen insanları bir araya getiren sahte Türkçü teşkilatların bile “Türkçü Toplum”un kazanılmasında katkıları oldu. Yöneticileri, başkanları, temsilcileri her ne amaçlarsa amaçlasın; Türklüğün bekasına inanmış, Türklüğe ve Türkçülüğe gönül vermiş insanlar gittikçe çoğaldı.

Türkçüler, her geçen gün daha fazla kitleye sahip olarak güçlenmeye devam ediyorlar.

İsmail, Göktürk oluyor; Ali, Timur oluyor; Kemal, Caner oluyor..

Türkçüler, diğer güruhların “pasiflik” olarak tanımladığı Türkçü öğreti konusunda başarılı olmaya devam ediyorlar. Senelerdir “Türklük için” yaşadıklarını söyleyen Türk-İslamcılar bir adım daha ileri atamazken, Türkçülerin “Türklüğü nasıl kurtaracaksınız?” sorusuna cevabı, yalnızca “okumak” ve “öğrenmek” oluyor.

Türkçüler, meydan dayağı atarak Türkçülüğün gelişmeyeceğini biliyorlar. Türkçüler, Türk milletinin bekası, Türklüğün refahı için emek gerektiğini biliyorlar.

Türkçü Toplum için; “ilmek ilmek dokuyorlar.”

Okumak, öğrenmek ve gelişmek sizin elinizde. Türkçülük, okuyarak yükselecek. Turan, okumuş insanlar sayesinde kurulacak.

Mücadeleye katılın.

 

0 Yorum

Yorum Yap