Ana Sayfa Genel Siyah Kuğu

Siyah Kuğu

0 Yorum 1191 Görüntülenme

Anlatılanlara göre çok eski zamanlarda dünyada siyah bir kuğu olduğunu düşünmek imansıza yakınmış. Çünkü daha önce beyaz haricinde başka renkte bir kuğu görülmemiş. Bu durumda insanlar tüm kuğuların beyaz renkte olduğunu düşünüp siyah renkte bir kuğu olma ihtimalini hiç düşünmemişler. 1697 yılında Hollandalılar Avustralya’ da siyah bir kuğuya rastladıktan sonra bu algı değişmiş ve imkansız bir olaymış gibi görünen bu durum, dünyada yankı uyandırmış. Bu olay Siyah Kuğu (Black Swan) Teorisi olarak adlandırılıyor. Bu teori ilk kez Finans profesörü Nassim Nicholas Taleb tarafından geliştirilmiştir. Bu teoriyle bağlantılı olarak birkaç örnek vermek istiyorum:

  • Klasik fizikte, maddeleri incelerken ve formüller uygulanırken hep ‘normal şartlar altında’ ifadesi kullanılır. Çünkü klasik fizik ancak normal şartlar altında geçerlidir. Uzun yıllar boyunca bilim insanlarının normal şartlarda geçerli olmayan modern fizikten haberi yoktu. Ancak ilerleyen zamanlarda klasik fiziğin açıklayamadığı durumlar 1800’lü yılların sonunda art arda deneyler yapılmasına ve modern fiziğin doğmasına neden olmuştur. Modern fizik gelişimi süreci de rölativistik fizik ve kuantum fiziğinin gelişmesine olanak sağlamıştır. Modern fiziği anlamak için bildiğiniz tüm klasik fizik yasalarını unutmalısınız. Çünkü klasik fizik yasaları modern fizikte geçerli değildir.
  • Bir diğer konu, daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz, özel görelilik kuramının bir parçası olan izafiyet teorisidir. Bu teori özetle şunu anlatmaktadır. Işık hızı saniyede yaklaşık 300.000 km’dir ve herkese göre sabittir. Bunu da şöyle açıklayabiliriz: 150 km hızla giden bir arabanın içinde olduğunuzu düşünün eğer yanınızdan 100 km hızla bir araba geçerse siz onu 100 km hızla değil 50 km ile gidiyor gibi görürsünüz. Eğer o araba da 150 km hızla gidiyor ise siz arabayı hiç hareket etmiyormuş gibi görürsünüz. Buraya kadar klasik fizik için her şey normal ancak modern fiziğe geçince işler değişiyor. Yine aynı örneği vermek gerekirse; eğer siz 150 km hızla değil de ışık hızına yakın bir hızla örneğin 290.000 km hızla giden bir uzay aracında olsanız normal olarak ışığı, 300.000 – 290.000 = 10.000 km hızla gidiyormuş gibi görmeniz gerekir. Veya 299.999 km hızla gittiğinizi düşünürseniz ışığı, yanınızdan geçerken duruyormuş gibi görmeniz gerekir. Fakat böyle olmuyor ve ışık ne olursa olsun sizden yine sabit 300.000 km hızla uzaklaşıyor.

İşte bu noktada Einstein böyle bir şeyin olabilmesinin ancak hareket eden aracın içindeki zamanın daha yavaş hareket etmesinden kaynaklanacağını söylüyor. Yani hareket eden cisimlerde zaman daha az yavaşlıyor. Bu teori yapılan birçok deneylerle ispatlanmıştır. Bilimsel kitaplarda bu teorinin, %99 oranında kabulü söz konusudur. Özetle bu teori Newton’un “Zaman her yerde aynıdır.” teorisini çürütmüştür.

  • Einstein, modern fiziğin temellerinden olan “Hiçbir şey ışıktan daha hızlı değildir.” kuramını savunmuştur. Ancak son yıllarda CERN’ de yapılan çalışmalar bu teoriyi çürütür nitelikte olabilir. Çünkü yapılan deneylerde ışık hızının aşılabileceği söz konusu. Eğer CERN’ de veya başka bir yerde ışık hızının aşıldığı saptanırsa Einstein’ın Özel Görelilik Kuramının bazı kısımları tersine çevrilebilir. Hatta evrenin nasıl işlediğini açıklayan yasalar alt üst olabilir.

Siyah Kuğu Teorisi hayatımızın tam içindedir. Tüm bu çürütmeleri de Siyah Kuğu Teoremine örnek olması için verdim. Bir bilgi kanıtlarla ispat edilmiş olsa bile başka bilgiler ve deneylerle çürütülebilir. Bu nedenle tek bir doğruya bağlı kalmadan o doğruyu geliştirebilmek gerekir. Çünkü bir bilgiye körü körüne bağlanmak asla bir adım ilerleyememek anlamına gelir.

1899 yılında Charles Duell, “Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey icat edildi” demiştir. Geçen 120 yıl boyunca insanoğlu, bu cümleye inat, birçok bilimsel buluşa imzasını atmış, araştırmaya ve icat etmeye devam etmiştir. Bundan sonra da aynı hızla devam edecektir.

Bu durumda biz Türkçü gençlerin, üzerine düşen vazife, Türk soyunu yükseltmek için, akılcı düşünerek, planlı bir şekilde hareket ederek, bilimi ve sanatı öğrenip devamlı çalışarak, başarıya ulaşmaktır.

Büyük Türkçü Nejdet Sançar, bu uğurda başarıya ulaşacak ve soyunu yükseltecek olan Türkçü gençlere şu şekilde seslenmiştir:

“Genç Türkçü !

Şu kahpelikler ve kahpeler dünyasında; soyuna, yurduna ve devletine hizmet aşkıyla dolu kalbinle giriştiğin mücadelede en büyük gücün Tanrı’nın sana müstesna bir bağışı olan damarlarındaki kandır. O kan üç bin yılı aşkın tarihindeki ölüm meydanlarında kazanılmış eşsiz zaferlerden, yaşadığın toprakları süsleyen mimari eserlere; minyatür, yazı şiir vesaire gibi sanat ürünlerinden yiğitlik, azim, fedakarlık, erdem, namus, haysiyet vesaire gibi en büyük insanlık meziyetlerine kadar bütün büyüklüklerin ve ululukların temelidir. Türk’ü, eski yüzyıllarda, dünyanın birinci milleti yapmış olan o kandı. Yarın, o eski şanlı hayatına kavuşturacak da yine o kan olacaktır. Çünkü o kan ile yapılamayacak iş, erişilemeyecek hedef yoktur. Türk’ü er meydanlarında yenemeyenler, onu, içinden kemire kemire yok etmek yoluna sapmışlardır. Son çağlarda, bilhassa Tanzimat sonrası yıllarında Türk’ü kökünden kopartmak, onu sadece adı ile Türk kalacak hale getirmek için akla hayale gelmeyen en namert, en sinsi oyunlara başvurulmuştur. Bu oyunlara hala devam etmektedir. Ve ne kadar acı ki, düşmanlar, bunda haylide başarı kazanmışlardır. Fakat bu hainler emellerine asla ulaşamayacaklardır. Çünkü Türk artık uyanmıştır. Uyuyan Türklüğün en şuurlu bölümü olan genç Türkçüler hızla çoğalmaktadır. Bozkurt soylu Bozkurtluğunu ruhunda duymaktadır. Bu ruh, bir gün bütün yurdu ilahi bir ateş gibi saracak ve Türk Ülküsü, Türk’ün kaderini çizecek hakim fikir olacaktır.

Bu büyük ve tarihi vazifede en büyük yük senin omuzlarında olacaktır, genç Türkçü ! Eşsiz soyuna böyle büyük ve kutlu bir hizmet yapabileceğin için ne mutlu sana!..”

0 Yorum

Yorum Yap