Ana Sayfa Genel Atalar Mirası

Atalar Mirası

0 Yorum 556 Görüntülenme

Tarih 13 Kasım 1918

Osmanlı Ordusu terhis edilmiş, silahların cephanelerin, limanların, tersanelerin, demiryollarının denetimleri galip devletlere bırakılmıştı. Artık bu topraklar, düşman tarafından parçalanıp işgal edilmeye hazır hale getirilmişti. İtilaf Devletleri’nin gemilerinden oluşan 55 parçalık bir filo Dolmabahçe’ye demir atmış, bu durumdan güç bulan azınlıklar teker teker baş kaldırmaya başlamışlardı.

Bu devlet bu şekilde yürümezdi. Osmanlı pahitahtı her ne kadar İtilaf Devletleri’yle el ele yürüsede, Mondros Mütarekesi’ne karşı açık ve gizli örgütlenen gruplarda vardı. Yani İstanbul, memlekette vuku bulan olayların izlendiği bir yer olarak kalmamıştı.

Ayrıca 10 yıllık bir altın dönemden sonra başına gelenlerin yurtdışına kaçtığı, kalanların sürüldüğü İttihat ve Terakki Partisi’nin etkisi halkta halen hakimdi.

Yavaş yavaş gizli örgütlenmeler kurulmaya başlanmıştı. Bu örgütler ilk etapta birbirinden bağımsız iken, bir süre sonra askeri ve siyasi açıdan tek yumruk olmak adına Anadolu’daki Kurtuluş hareketinin çatısı altında toplanmaya başlamışlardı.

Tarih 19 Mayıs 1919

Halkın mücadele ateşiyle yandığı bu dönemlerde, Gazi Mustafa Kemal’in “Ya istiklal, ya ölüm!” sözü Milli Mücadele’nin resmi olarak başlangıç parolasıydı.

Bu dönemde ise gayriresmi örgütlerin yanısıra, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye tarafından resmi örgütlerde kurulmaya başlanmıştı. Karakol Cemiyeti, Zabıtan Grubu, Yavuz Grubu, Hamza, Mücahid, Muharip ve Felah Grupları, Ayn-pe Teşkilatı, Mim-Mim Grubu ve adını saymayı unuttuğum daha nice örgütler, Anadolu’ya subay, erzak, mühimmat göndermek ve istihbarat vermek gibi bir çok görevlerde bulundular. Lakin aktif çalışan İngiliz İstihbarat Servisi yüzünden bir çoğu ifşalandı ve başka isimlerle mücadele yolunda adım atmak zorunda kaldılar.

İçlerine ajanlar sızdı, bir çoğu kahpece şehit edildi, işkencelere maruz kaldı. Yinede sustular, konuşmadılar! Çünkü hürriyetin önemini biliyorlardı! Onların mücadelesi, kendi topraklarında, kendi bayrakları altında yaşamak, evlerinde huzurlu şekilde birer lokma yemek yemek içindi!

Esaretin ne demek olduğunu biliyorlardı.

Mücadele ettiler, son nefes, son mermi, son damla kana kadar mücadele ettiler.

Gelecek nesillere üzerinde yaşayacak bir toprak miras bırakmak için, mücadele ettiler.

Bu şanlı vatanın asil ve cesur erkekleri, kadınları, çocukları, açlık, tokluk nedir bilmeden; ihtiyarlık, gençlik nedir bilmeden mücadele ettiler.

Kimisi elindeki bastonu bıraktı, kimisi oyuncağını. Kimisi ocağındaki aşı bıraktı, kimisi okulunu. Her yaştan, her cinsiyetten binlerce insan, ölmeyi göze alarak, bir kere geri adım atmadan, evine dönmeyi düşünmeden cephelere koşarak bu vatan için mücadele ettiler.

Onları hor gören, küçümseyen İtilaf Güçleri’ne karşı mücadele ettiler.

Kimisi düşman işgalinde ki Anadolu’da, kimisi Sarıkamış’ın dondurucu soğuğunda, kimisi Arabistan’ın kavurucu çöllerinde, bağımsızlık uğruna çarpıştılar.

Şapkanızı çıkartın ve düşünün. Bizler, bu insanların kanını damarlarımızda taşıyan bizler, bu neslin bize miras bıraktığı bu vatana sahip çıkabiliyor muyuz?

Resmi bayramlarda vatan, millet aşkıyla dolan siz yarı zamanlı milliyetçiler, kulak veriyor musunuz Gazi’nin sözlerine?

Atalarınıza minnet göstermenin yolu profil fotoğrafınızı Atatürk yapmak, oraya buraya Türk yazmak değildir. Minnet göstermenin yolu, okumak, tarihten ders çıkartmak, vatana hayırlı bir birey olmaktır. Tarihine layık şekilde yaşamaktır.

Okumak, dünyayı anlamaktır. Fikri olmayan insan beynini satılığa çıkartmıştır. Okuyun, fikir sahibi olun.

Bu yazı vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, bu milletin tüm vatanperver evlatlarını, şehadet şerbetini içmiş tüm şehitlerimizi analım. Mekanları cennet olsun.

Olmasaydın da olurduk. Ama vatansız, dinsiz ve bayraksız.

Siz çok yaşayın. Saygı, sevgi, minnet ve özlemle anıyoruz.

0 Yorum

Yorum Yap